Deyr el-Belah, Gazze, Filistin
Bir mülteci kampında, bir kadın çadırın dışında çamaşır asıyor. Ravan Bedir’in yüzünde yorgunluk izleri var, her bir giysiyi özenle ipe asarken dikkatli davranıyor.
Bir hareketle yukarı bakıyor; altı yaşındaki kızı Mâsa orada. Mâsa neşeli, küçük bir çocuk; oyun oynarken sürekli canlı ve etrafında olup biten her şeye yorum yapıyor.
Annesi, savaş öncesinde Mâsa’nın kıyafet giymeyi çok sevdiğini anlatıyor. Elbiseler ne kadar büyük ve renkli olursa, o kadar mutlu olur ve arkadaşlarına gururla gösterirmiş.
Yalan söylüyorum, geri dönmeyeceğiz.
Bedir’in çamaşır ipindeki kıyafetlerin hali içler acısı; solmuş, yırtılmış, eskimiş pantolonlar ve gömlekler üst üste asılmış.
34 yaşındaki bu kadın, geçen yılın Ekim ayında Gazze’den eşi Ahmed (38) ve çocukları Yara (11), Muhammed (8), Mâsa (6) ve Halid (3) ile birlikte göç etmek zorunda kaldı.
Bedir, ayrılırken sadece birkaç eşya aldı, evlerine yakında döneceklerini umut ediyordu. Ancak birçok kez göç etmek zorunda kaldıktan sonra umutsuzluk hâkim olmaya başladı. “Her şeyi arkamda bıraktım” diyor. Şimdi ise çocuklarının kıyafetleri, günlerce üst üste giyilmek ve ardından yıkanmak sonucu yıprandı.
Bedir, “Mâsa bazen bana kıyafetlerini soruyor” diyor. “Her birini hatırlıyor, kırmızı bayram elbisesini soruyor. Sevdiği pijamasını soruyor ama ona nasıl cevap vereceğimi bilmiyorum.
Her gün ona ‘Yarın eve döneceğiz’ diyorum, ama yalan söylüyorum. Geri dönmeyeceğiz.” Bedir konuşmasına ara verip açık ateşte pişen yemeğini kontrol ediyor.
Her yerdeki ebeveynler gibi, Bedir’in parası olduğunda çocuklarına bir şeyler almaya çalışıyor. Ancak Gazze’deki seçenekler, genellikle bedenlerine uymayan, ikinci el, eski kıyafetlerle sınırlı.
Başka bir seçenek olmadığı için bunları pazara götürüp geçici tezgâhlardaki terzilere biraz düzelttiriyor. Evde ise kıyafetler yırtıldığında, elinden geldiğince iğne ve iplik kullanarak onarıyor.
Bu malzemeleri küçük bir kutuda saklıyor.
Bir gün Mâsa’ya 40 dolarlık bir çift ayakkabı almak zorunda kaldığında, aile bir hafta boyunca yiyecek alamadı.
İhtiyaç ve biraz neşe arasında
Gazze’de bugün en yoğun çalışan ustalardan ikisi, kıyafet tamircisi terziler ve ayakkabı tamircileri. Her ikisi de Gazze’nin ortasındaki Deyr el-Balah pazarındaki kaldırım tezgâhlarında çalışıyor. Pazar, yiyecek bulmaya çalışan yorgun mültecilerle dolup taşıyor. Bazıları temel ihtiyaçlarını ararken, birçok insan sadece dolaşıyor çünkü alacak paraları yok.
Sokak köşelerinden birinde, 27 yaşındaki Raed Barbah, küçük bir çocuğa ait olduğu anlaşılan bir pantolonu onarıyor. Önünde ise bu pantolonu almayı bekleyen bir adam ve kadın var. Barbah da mülteci; Deyr el-Balah’a dikiş makinesi dışında pek bir şey getiremeden gelmiş.
“Sabah 7’den akşam 7’ye kadar çalışıyorum” diyor Barbah. “Sürekli yırtılan veya değişiklik yapılması gereken kıyafetlerle gelen çok sayıda müşteri var. 10 yıllık terzilik kariyerimde ilk kez işimden nefret ediyorum.
Birkaç gün önce, Gazze’den gelen bir mülteci bana gömleğini getirip, bunu üç yaşındaki çocuğuna iki gömlek yapmamı istedi.”
Barbah, adamın, nadir eşyalarından birini küçük oğlunu sevindirmek için feda etmeye hazır olduğunu anlatıyor.
İşsiz olduğundan, bu adamın yakın zamanda başka bir gömlek alacak parası olamayacağını ekliyor. “Her gün onlarca insan kıyafetlerini yaptırmak için geliyor. Yeni kıyafet almak mümkün değil; hepsi eski, yıpranmış ve düzeltmeye ya da değişikliğe ihtiyaç duyuyor.” Barbah iç geçirerek ekliyor: “Eskiden sıfırdan yeni kıyafetler yapar, güzel kumaşlardan elbiseler keserdim.”
“Çocuklar için çözüm bulmaya çalışmaktan yoruldum”
Barbah’ın yakınında, kaldırımda seyyar bir ayakkabı tamircisi olan 40 yaşındaki Said Hasan oturuyor, etrafı tamir edilmesi için getirilen ayakkabılarla dolu. Hasan, eline bir ayakkabı alıp dikkatle neresinden tamir edilebileceğini inceliyor.
Yanında çekiç ve çiviler, aletlerini taşımak için yeterince büyük bir çanta duruyor; eğer çalışma alanını değiştirmesi gerekirse bu çantayı kullanıyor.
Hasan, Deyr el-Balah’tan ve genellikle pazarda çalışıyor, ama pazar sakin olduğunda mülteci kamplarını da dolaşıyor. İnsanların bazen tamiri imkânsız ayakkabılar getirdiğini söylüyor. “Ancak, benden bir şekilde tamir etmemi istiyorlar. Bu yüzden, ayakkabılardaki delikleri kapatmak için parça parça malzeme eklemeye çalışıyorum, ama bu hiç de kolay değil.”
Bir gün, Hasan’a bir adam iki parça sünger getirip bunları çocukları için ayakkabıya dönüştürmesini istedi.
Hasan kısık sesle gülerek, “Bunu yapamam! Ayakkabı yapmak kolay bir iş değil, özel aletler gerekiyor” diyor. “Ayrıca süngerden yapılan ayakkabı uzun süre dayanmaz.
Şu sokaklara bir bak. Yıkık sokaklarımız demiri bile parçalayabilir. Hiç bu kadar kötü bir durum görmemiştim. İnsanlar yaşadıkları zorluklardan bitap düşmüş durumda.”
KAYNAK: Aljazeera