‘Fabrikalar üretimi durdurdu’…
Bu ifade, Kayseri’de Suriyelilere yönelik son saldırılardan sonra medyada yer alan haberlerle özetlenen, Suriyeli iş gücünün Türk fabrikaları üzerindeki önemini ve etkisini ortaya koyuyor. Bu etki yalnızca iş gücü olarak değil, aynı zamanda üretimin sürekliliğine katkı sağlama açısından da büyük. Özellikle bu ani duruş, Suriyelilerin Türkiye’deki bazı hayati sektörlerin işletilmesindeki rolünü vurguladı.
Suriyelilere yönelik saldırı ve nefret söyleminin artmasıyla birlikte, Suriyeli iş gücünün Türk fabrika sahipleri üzerindeki etkisi hakkında tartışmalar yeniden gündeme geliyor. Bu tartışmalar, Suriyeli işçilerin beceri ve deneyimlerine bağımlı olan bazı ekonomik sektörlerin ne kadar kırılgan olduğunu ve bu iş gücünün eksikliğinde yaşanabilecek potansiyel aksaklıkları gün yüzüne çıkarıyor. Bu aksaklıklar, iş gücünün göçü ya da artan denetimler ve sınır dışı edilme korkusu nedeniyle çalışma güçlüğü çekmesinden kaynaklanabilir.
Suriyelilerin varlığına karşı artan karşıt sesler ve bazı politikacıların ülkelerine dönmeleri yönündeki çağrıları arasında, bu iş gücünü koruma çağrısını yapan sessiz bir ses var. Bu ses, büyük ölçüde Suriyeli iş gücüne bağımlı olan fabrika ve şirket sahiplerinin sesidir. Bu iş gücü, onlara Türk iş gücünde bulamayacakları birçok avantaj sunmaktadır.
İşçilerin üçte biri Suriyeli
30 Haziran’da Kayseri’de, bazı kişilerin Suriyelilere ait işyerlerine saldırdığı, bu işyerlerini ateşe verdiği, araçlarını ve mülklerini hedef aldığı olaylar yaşandı. Bu saldırılar sonucunda 14 polis memuru ve itfaiyeci yaralandı. Olayların ardından Türk polisi, saldırıyı gerçekleştiren yüzlerce kişiyi gözaltına aldı.
Bu olaylar sadece Suriyelileri etkilemekle kalmadı, aynı zamanda Türk fabrikalarını ve işletmelerini de etkiledi. Suriyeli işçilerin birkaç gün boyunca evlerinden çıkamaması nedeniyle birçok fabrika, üretime ara verdi.

Kayseri’deki yerel sosyal medya hesaplarının paylaştığına göre, bölgedeki birçok sanayi tesisi üretimi durdurdu. “Hükümete yakınlığı ile bilinen” Yeni Şafak gazetesi, tahribatın şehirdeki sanayi üzerinde olumsuz etkiler yarattığını belirtti.
Gazete, Kayseri’deki sanayi bölgesinde çalışan 35 bin Suriyelinin birkaç gün boyunca evlerinden çıkamadığını, bu durumun Kayseri’nin sanayi ve ticaret hareketliliğini felç ettiğini aktardı. Kayseri, Türkiye’nin önemli sanayi şehirlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Gazete, Kayseri’deki işverenlerin iş gücüne ihtiyaç duyduğunu ancak Suriyeliler gelmeden önce işçi bulmakta zorluk yaşadıklarını, Suriyelilerin bu boşluğu doldurduğunu ve şehrin sanayi ve ticaret hareketliliğini artırmada merkezi bir rol oynadıklarını belirtti.
Kayseri’deki sanayi bölgesinde yaklaşık 1605 fabrika bulunuyor ve Suriyeli işçiler, toplam iş gücünün %30’unu oluşturuyor. Suriyeliler, Türk gençlerin çalışmak istemediği çoğu işte çalışıyorlar. Ayrıca, bazı şirketler işlerini genişletmek ve ihracat kapasitelerini artırmak istiyor, ancak çoğu Türk işçinin büro/ofis işlerine yönelmesi nedeniyle işçi bulmakta zorlanıyorlar.
Başka bir raporda, gazete son üç hafta içinde 3 bin Suriyeli işçinin Kayseri’yi terk ettiğini ve sanayi bölgesindeki 15 şirkette üretimin durduğunu bildirdi.
Gazete, Suriyeli işçileri sanayi bölgesinin “belkemiği” olarak nitelendirirken, iş insanları Suriyeli çalışanların önemli bir boşluğu doldurduğunu belirttiler. Eğer Suriyeliler geri dönmezse, bu boşluğun Hindistanlı, İranlı veya diğer göçmen işçilerle doldurulmak zorunda kalınacağını vurguladılar. Suriyelilerin 13 yıl kadar deneyime sahip olduklarını ve bu nedenle onların ayrılmasının “büyük zarar” verebileceğini eklediler.
Birkaç gün süren duraklamanın ardından, Kayseri’deki fabrika sahipleri üretimi yeniden başlatmanın yollarını aramaya başladılar. Suriyeli işçileri evlerinden iş yerlerine taşımaya karar verdiler. Türk haber kanalı T24, küçük ve orta ölçekli fabrika sahiplerinin düşük ücretlerle ve sigorta olmadan çalışan işçi bulmakta zorlanacaklarını belirtti.

Kayseri’deki bir Suriyeli işçi, mevcut durumun hassasiyetinden dolayı isminin paylaşılmasını istemedi. Noon Post’a, Kayseri sanayi bölgesindeki çoğu fabrikanın Suriyeli işçilerin evlerinden çıkmaması nedeniyle üretimi durdurduğunu söyledi. 20 işçiden 15’inin Suriyeli olduğu mobilya üretiminde çalışan bu işçi, Suriyeli işçilerin eksikliği nedeniyle fabrikanın bir hafta boyunca kapalı kaldığını belirtti. Bölgedeki bazı fabrikalarda 300 işçiden 200’ünün Suriyeli olduğunu vurguladı.
Fabrika sahiplerinin işçileri evlerinden iş yerine taşımak için otobüsler gönderdiklerini belirtti. Önceden sabahları işçileri almak için belirli bir noktada toplandıkları, ancak bu yerin evden yaklaşık 400 metre uzaklıkta olduğunu, olaylardan sonra ise otobüslerin evlerin önüne gelerek işçileri kapıdan alıp fabrikaya götürdüğünü söyledi. Akşamları ise evlerine aynı şekilde geri döndüklerini ekledi.
Birçok fabrika sahibinin mevcut durumdan oldukça rahatsız olduğu, ancak olayları kontrol altına alamadıkları için kamuoyuna yansıtmadıkları ifade edildi. Gazeteye göre, iş insanları büyük bir etki yaşadıkları halde, tahripçiler hakkında bir açıklama yapmaktan veya isimlerini açıklamaktan kaçındılar, çünkü kendilerinin de hedef olabileceğinden korkuyorlar.
Suriyeliler olmasaydı fabrikalar üretimi durdururdu
Son yıllarda Suriyeli göçmenler, Türkiye ekonomisinde olumlu bir rol oynamışlardır. Bu, hem yatırımları ve şirketler, fabrikalar ve restoranlar kurmaları yoluyla hem de iş gücü olarak katkıda bulunarak üretimi artırmaları ve Orta Doğu ile Kuzey Afrika bölgelerine ihracatı canlandırmalarıyla gerçekleşti.
Türkiye’deki Suriyeli göçmen sayısı 3 milyonu aşarken, Uluslararası Çalışma Örgütü‘nün Mart 2020’de yayımladığı bir çalışmaya göre, Türkiye iş gücünde yaklaşık bir milyon Suriyelinin yer aldığı tahmin edilmektedir.
Türk Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın istatistiklerine göre, 2011 yılından geçen yıla kadar yaklaşık yarım milyon Suriyeliye çalışma izni verilmiştir.
Bu izinler yıllara göre şu şekilde dağılmıştır:
2011’de 188, 2012’de 220, 2013’te 794, 2014’te 2541, 2015’te 4019, 2016’da 13.290, 2017’de 20.966, 2018’de 34.573, 2019’da 93.789, 2020’de 62.369, 2021’de 91.500, 2022’de 113.208 ve 2023’te 108.520.
Bu rakamlar, Türkiye’deki Suriyeli işçilerin yarısının resmi sözleşme veya sosyal güvenceleri olmadan kayıt dışı ekonomide çalıştığını, düşük maaşlar ve uzun çalışma saatleri ile karşı karşıya olduklarını göstermektedir.
Son birkaç ay içinde artan nefret söylemleri, ırkçı saldırılar ve Türk İçişleri Bakanlığı’nın düzensiz göçe karşı faaliyetleri nedeniyle Suriyelilerin Türkiye’yi terk etme oranının arttığı gözlemlendi. Bu durum, “Suriyeliler ayrılırsa ne olur?” sorusunu gündeme getirdi.
Sürekli olarak Suriyelilerin ayrılmasını talep eden politikacıların yanı sıra, Türk yetkililer, ekonomistler ve iş insanlarının daha önce yaptıkları açıklamalar, Suriyeli iş gücünün Türk ekonomisindeki önemini ve etkilerini vurgulamaktadır.
Sürekli olarak Suriyelilerin ayrılmasını talep eden politikacıların yanı sıra, Türk yetkililer, ekonomistler ve iş insanlarının daha önce yaptıkları açıklamalar, Suriyeli iş gücünün Türk ekonomisindeki önemini ve etkilerini vurgulamaktadır.
Eski Türkiye Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, 2017 yılında yaptığı bir açıklamada, “Eğer Suriyeliler olmasaydı, fabrikalar dururdu” dedi ve Kayseri, Adana, Osmaniye, Gaziantep ve hatta Ankara gibi şehirlerde Suriyeliler olmadan bu tür işlerin yapılamayacağını, fabrikaların kapanacağını belirtti.
Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin, 2018 yılında Suriyeli mültecilerin şehrin büyümesinde ve ekonomisinin canlanmasında önemli bir rol oynadığını ve şehrin sanayi kuruluşlarının %50’sine katkıda bulunduklarını söyledi. Türk İçişleri eski Bakanı Süleyman Soylu, 2022’de, Türkiye’de “Suriyeli işçileri istihdam eden ve onları sigortasız çalıştıran işverenlerin, Suriyelilerin geri dönmelerini istemediklerini” belirtti.
Antakya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Hikmet Çinçin, Suriyeli işçilerin tarım ve yoğun iş gücü gerektiren sektörlerde bulunmasının ciddi bir eksikliği önlediğini, çoğunlukla tekstil, giyim, örme, deri ve ayakkabı sektörlerinde çalıştıklarını ifade etti.
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, Suriyeli işçilerin Türk sanayisindeki rolünün önemini vurguladı. Suriyeli işçilerin Ankara’da büyük ölçüde görünür olmadığını belirten Ardıç, Türkiye’nin birçok bölgesinde büyük bir Suriyeli işçi oranı olduğunu ve Suriyelilerin sınır dışı edilmesinin sanayiyi büyük sorunlarla karşı karşıya bırakacağını söyledi.
Geçtiğimiz hafta, Türk Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın açıklamaları, Türkiye’deki tarım ve hayvancılık sektörlerinin geleceği hakkında büyük endişelere neden oldu. Bolat, göçmen işçi eksikliğinin tarım ve hayvancılık sektörlerinde üretkenliği ve sürdürülebilirliği olumsuz yönde etkileyebileceğini vurguladı.
Bolat’ın açıklamaları, 25 bin Afgan işçiyi hedef almış olsa da, resmi istatistikler daha önce Suriyeli işçilerin bu sektörlerdeki önemini özellikle İzmir’in Torbalı ilçesinde, Türkiye’nin önemli sebze üretim merkezlerinden biri olarak doğrulamıştı.
Torbalı Ziraat Odası Başkanı Yılmaz Gürgin, Suriyelilerin tarım iş gücünün yüzde 95’ini oluşturduğunu ve durumun Türkiye genelinde farklı olmadığını belirtti. Tarım üreticisi İsa Belik, Suriyeli işçiler olmadan Torbalı’da tarım yapmanın ve hasat toplamanın mümkün olmayacağını söyledi.
Resmi açıklamaların yanı sıra, medya da Suriyeli işçilerin önemine dikkat çekti ve Türk iş insanları bu konuda görüş bildirdi. Türkiye Gazetesi, Suriyelilerin ülkelerine dönmesinin bazı sektörlerde insan kaynağı eksikliğine neden olduğunu ve işverenlerin Suriyelilerin gitmesi sonrası korku yaşadığını belirtti. Türk işçilerin, Suriyelilere ödenen maaşları kabul etmediklerini ekledi.
2022 yılı itibarıyla gazetenin verilerine göre, tekstil sektöründe 60 bin, deri fabrikalarında 10 bin, mobilya sektöründe 25 bin, makine sektöründe 20 bin, turizm ve gıda sektörlerinde 15 bin, otomotiv ve yan sanayi sektörlerinde ise 5 bin işçi eksikliği bulunduğu ifade edildi.
Türk iş insanı ve Türkiye’deki önemli yol ve asfalt markalarından Oras Asfalt’ın genel müdürü Muhammed Ercan, asfalt sektörünün büyük ölçüde Suriyeli ve Afgan mültecilere bağımlı olduğunu belirtti. Ercan, “Herkes (Türkler) iş bulamadıklarından şikayet ediyor, ancak birçok fabrika bu sektörde işçiye ihtiyaç duyuyor” dedi.
Adana’da bir giyim mağazası sahibi ise Mayıs ayında, “Suriyeli işçiler bu sektörü çökmekten kurtarıyor. Onlar olmadan tekstil sektörü durma noktasına gelir” şeklinde bir açıklamada bulundu.
Neden Suriyeli işçi?
Suriyeli işgücü, Türk fabrikaları ve atölyeleri arasında tercih edilen bir seçenek olarak öne çıkmıştır. Bu tercih, rastgele bir durum değil, Suriyeli işçilerin daha düşük maaşlarla ve sosyal güvence olmadan çalışmaya istekli olmaları, yüksek pozitif ruh halleri, gelişmiş zanaat becerileri ve farklı koşullara uyum sağlama yeteneklerinden kaynaklanmaktadır.

Suriyeli işçiler çeşitli istismar durumlarına maruz kalmaktadır. Kayseri’de çalışan bir kişi, Noon Post’a yaptığı açıklamada, “Türk işçilerin bazen yeterli beceri ve uzmanlığa sahip olmamalarına rağmen, Suriyeli işçilerin sahip olduğu geniş deneyime rağmen daha yüksek maaşlar aldığını” belirtti. Türk işçileri sosyal güvenlik (sigorta) alırken, Suriyeli işçiler bu haktan mahrumdur. Çalışma saatleri açısından ayrım yapılmasa da, baskı ve odaklanma genellikle Suriyeli işçiler üzerindedir. Bir telefon çağrısına yanıt vermek için çalışmayı bırakmaları halinde eleştirilirken, bu durum Türk işçiler için geçerli değildir.
Türklerin bazı bölümlerde, özellikle kimyasal maddelerle çalışmayı gerektiren işlerde ve “demir işçiliği” gibi Suriyelilerin %100 oranında çalıştığı işlerde, çalışmaktan kaçındığı belirtilmiştir.
Ekonomist Firas Şaabo, Türk fabrika sahiplerinin Suriyeli işçileri tercih etmelerinin nedenlerini şu şekilde sıraladı: Suriyeli işçilerin çeşitli alanlarda deneyime sahip olmaları ve genellikle yerel iş gücünden daha düşük maliyetlerle çalışmaları. Ayrıca, Suriyeli işçilerin hakları ve sosyal güvence olmadan çalışmaları, onlara kötü çalışma koşullarında istismar edilmeye açık olmaları anlamına gelmektedir.
Şaabo, Suriyeli işçilerin hızlı öğrenen ve yaratıcı olmaları sayesinde çalıştıkları sektörlere büyük değer kattıklarını belirtti. Ayrıca birçok Suriyeli işçinin küçük atölyelerde ve dükkanlarda işveren konumuna geçmeleri, uyum sağlama ve yenilik yapma yeteneklerini yansıtmaktadır.
Sanayi danışmanı Said Nahhas’a göre, bazı Türk fabrika sahipleri, bir Suriyeli işçinin çalışma disiplini ve işine olan bağlılığı nedeniyle birkaç Türk işçinin verdiği emeği karşıladığını belirtmiştir. Suriyeli işçilerin gece boyunca çalışmaya istekli olmaları ve işlerini tamamlamaları bu özelliklerin başında gelmektedir.
Büyük etki
Said Nahhas, Suriyeli işçilerin Türkiye’deki büyük etkisinin açıkça görüldüğünü vurguladı. Suriyelilerin Türkiye dışına göç etmesi veya sınır dışı edilme ya da takip korkusuyla evlerinde kalmaları, bazı endüstrilerde büyük bir boşluk yarattı ve bu boşluğun nasıl doldurulacağı henüz bilinmiyor.
Bu etkinin yalnızca iş gücüyle sınırlı olmadığını, aynı zamanda Arap yatırımcıların ve tüccarların Türkiye’ye gelmekten kaçınmalarına da yol açtığını belirtti. Bu durum, çoğu müşterisi Arap olan birçok işin ve atölyenin durmasına neden oldu.
Suriyeli işçilerin fabrikalardaki önemini ve büyük etkisini göz önünde bulunduran bazı Türk fabrika sahipleri, Suriyelilerin koşullarına uyum sağlamak için çalışma sistemlerinde değişiklikler yaptı. Örneğin, İzmir’deki sanayi bölgesindeki bazı fabrikalar, çalışma saatlerini tamamen değiştirerek akşam beşten sabah altıya kadar devam eden bir sisteme geçtiler.
Bazı Türk atölyeleri ve fabrikaları, işçilerin günlük gidip gelmelerine gerek kalmadan, atölyelerde konaklamalarını sağlayacak barınma yerleri buldu.
Bu önlemler, birçok işçinin İstanbul’da ya da çalıştıkları bölgede ikamet izinlerine sahip olmamaları nedeniyle tutuklanma ve sınır dışı edilme korkusuyla alındı.
Şaabo, Suriyeli işçilerin eksikliğinin bazı mesleklerde etkili olacağını, özellikle tarım, süt çiftlikleri ve süt üretiminde sıkıntılar yaşanacağını belirtti.
Ancak bu sorunun geçici olacağını, çünkü yerlerini alacak alternatif iş gücünün (Afganlar, Türkmenler hatta Afrikalılar gibi) bulunacağını ekledi.
Yeni iş gücünün Suriyeli işçilerin verimliliği ve etkinliğiyle kıyaslanamayabileceğini belirten Şaabo, bunun geçici bir üretim yavaşlamasına yol açabileceğini söyledi.
Ancak Türk hükümetinin güçlü bir ekonomik yapıya sahip olduğunu ve G20 ülkeleri arasında yer aldığını belirterek, Türkiye’nin bu değişikliklere uyum sağlama ve iş gücü pazarını zamanla yeniden yapılandırma yeteneğini vurguladı.
Son Kayseri saldırıları, Suriyeli işçilerin Türkiye’deki hayati önemini açıkça gösterdi.
Suriyelilerin karşılaştığı büyük zorluklara rağmen, ekonomik ve sosyal katkıları birçok hayati sektörde vazgeçilmezdir. Artan baskı ve risklerle birlikte, bu iş gücünün değerini anlamak ve olumlu katkılarının devamını sağlamak için daha güvenli ve istikrarlı bir ortam sağlamaya yönelik çabaların artırılması gerekmektedir.
Kaynak: Noon Post